CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL: “BEYAZ TOROSLARIN YERİNİ AK TOROSLAR ALDI; BUNLARA DA TESLİM OLMAYACAĞIZ”

19.07.2025

“GÜN, DEMOKRASİYİ, SANDIĞI VE BİR SONRAKİ CUMHURBAŞKANINI KORUMA, ONA SAHİP ÇIKMA GÜNÜDÜR”

“ARTIK AK PARTİ SEÇKİNLERİNİN VE BAKAN EVLATLARININ DEĞİL, VATAN EVLATLARININ DÖNEMİ BAŞLIYOR”

“GREV KARARI ALAN SENDİKALARIN, MÜCADELE EDECEK İŞÇİ VE MEMURLARIN ARKASINDAYIZ; ZAMLARI SÖKE SÖKE ALACAĞIZ”

“İSRAİL’E KARŞI EYLEM PLANINA İMZA ATMADILAR; TRUMP’TAN, NETANYAHU’YA MEYDAN OKUMAKTAN, TİCARETİ DURDURMAKTAN KORKTULAR”

“BEYAZ TOROSLARIN YERİNİ AK TOROSLAR ALDI; BUNLARA DA TESLİM OLMAYACAK, BU ÇETEDEN DE GÖZ YUMANLARDAN DA HESAP SORACAĞIZ”

“AK PARTİ YÜZDE 29’UN DA ALTINA GERİLEDİ, YİNE DİRENİŞTEN ALNIMIZIN AKIYLA ÇIKTIK”

“BİZ ATATÜRK’ÜN PARTİSİYİZ, SİZE TESLİM OLMAYACAĞIZ”

“EKREM BAŞKAN ENİNDE SONUNDA ÇIKACAK VE CUMHURBAŞKANI OLACAK”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Trabzon’da gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingine katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Selam olsun Karadeniz’in hırçın dalgalarına, selam olsun serin yaylalarına, derin ormanlarına. Selam olsun dostunu, evladını yarı yolda bırakmayan Trabzon’un yiğit evlatlarına. Bugün buraya şehrin birkaç saattir konuştuğu, Trabzon tarihinin en kalabalık mitingini yapmaya gelmedik. Bugün buraya bir darbeye direnmeye, evladınıza karşı yapılan darbeye direnmeye geldik, eylem yapmaya geldik, sonuç almaya geldik” dedi. Özel, şunları söyledi:


“SON DAKİKAYA KADAR YÜREĞİ CUMHURİYET HALK PARTİSİ’YLE ATTI”

“Sözlerime başlarken Saraçhane’de 23 Mart günü, 19 Mart darbesine direndiğimiz, dayanışma sandıklarında 15,5 milyon yürek olduğumuz akşam, Saraçhane’de 1,2 milyon kişiyle bütün dünyanın gözünün oraya diktiği gün, orada bizimle olan, otobüsün üstünde olan, 92 yaşına rağmen 70 dakika Saraçhane’de dimdik ayakta duran, partisine sahip çıkan Genel Başkanımız Altan Öymen’i kaybettik, içimiz yanıyor. Rahmetle anıyoruz, minnetle anıyoruz. Altan Öymen 93 yaşında bugün aramızdan ayrıldı. Genç yaşlarından itibaren iyi eğitimi ile Mülkiye’den mezun, yüreğine gazetecilik meslek aşkı düşmüş, Ulus gazetesinde Tercüman gazetesinde, Yenigün gazetesinde, Akşam gazetesinde, Cumhuriyet gazetesinde ve yıllarca başyazarlığını yaptığı Milliyet gazetesinde görev yapan; her şey bir yana eğer bu mücadele Saraçhane, Maltepe, İstanbul gece mitingleri, bugün 38’ncisi yaptığımız Ekrem İmamoğlu’na özgürlük eylemleri, tüm televizyonlara, tüm kanallara ulaşıyorsa, kaynağında sansürlenmediği içindir. Bugün bu yayını yapan Anka Haber Ajansı’nın kurucusu Altan Öymen. Şu anda dahi görüntü, sesimizi Türkiye’ye ulaştıran Anka’nın kurucusu Altan Öymen. 1950 yılında 14 Mayıs günü, Cumhuriyet Halk Partisi seçimleri kaybedip, İsmet Paşa ‘Benim en büyük yenilgim. Ama Cumhuriyetin en büyük zaferi, demokrasinin zaferi’ deyip iktidarı Demokrat Parti’ye teslim ederken Altan Öymen ‘Gün, partiye sahip çıkma günüdür’ deyip partiye gidip, 15 Mayıs 1950’de muhalefetin ilk gününde partiye kaydolan ve 75 yıl kesintisiz Genel Başkanlık dahil çok önemli görevleri yapan ve nefesinin son dakikasına kadar, kalbi, yüreği Cumhuriyet Halk Partisi ile atan Genel Başkanımızı minnetle, rahmetle anıyorum. Pazartesi günü hep birlikte önce Grup Başkanvekilliği de yaptığı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, sonra Genel Başkanlığı’nı yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi’nin önünde ona veda edip, Salı günü de hep birlikte İstanbul’da son görevimizi yapacağız. Altan Öymen bu mitingleri televizyondan en dikkatli takip eden, manşeti yakalayan, övgüyü bolca söyleyen, varsa eleştirisi nazikçe ifade eden, bu sürecin en yakın takipçilerinden biriydi. Biliyorum ki; bugün gözü burada olacaktı, kulağı burada olacaktı. Çünkü burasının onun için bambaşka bir anlamı vardı. Altan Öymen Trabzonludur, babası Trabzonludur. Hepimizin başı sağ olsun, Trabzonumuzun başı sağ olsun.”

“NEREDE İLK CUMHURBAŞKANI, NEREDE ŞİMDİKİ?”

“Trabzon bugün hem üzgün, hem kızgın. Çünkü bir evladını kaybetti ama evlatları bugün, Akçaabat’ın yiğit evladı Ekrem İmamoğlu, Maçka’nın evladı Mehmet Murat Çalık, Araklı’nın gururu Hasan Akgün bugün bu mitingi, hemşerilerini Silivri Cezaevi’nden izliyorlar. Mehmet Murat Çalık oradan önce Buca Cezaevine, sağlık durumundaki kötüleşmeden sonra hastaneye, İzmir adli tıpa, İstanbul adli tıpa, olmadı geri Buca’ya, yeniden bir talimatla Karşıyaka’daki, Bayraklı’daki Şehir Hastanesi’ne kapı kapı gezdirilirken, hemşeriniz annesi, eşi, 12 yaşında evladı hastane bahçelerinde onu beklerken birileri ona zulmediyor. Buradan ülkenin Cumhurbaşkanına, Erdoğan’a sesleniyorum. Buradan sesleniyorum: Oturduğunuz koltuğun son sahibisiniz. İlk sahibi, işgal orduları, Yunan Ordusunun Komutanı ele geçirilince, Trikopis tir tir titrerken, ‘Beni birazdan kurşuna dizecekler’ derken, ‘Mustafa Kemal çadırınıza geliyor’ deyince ‘Beni elleriyle öldürecek! demişken, Mustafa Kemal çadırına gelir. İşgal ordularının komutanına der ki, ‘Esir düştünüz sizinle savaşımız bitti. Sigara buyurun, oturun. Hayatınızdan endişe etmeyin’ der ve ilk esir takasında Trikopis'in artık esir olduğu için teslim eder, yollar. Bir tarafta düşmanına bile fırsatını bulunca zulmetmeyen, saygı gösteren, insanca davranan bir Cumhurbaşkanı, öyle bir lider. Bir tarafta Mehmet Murat Çalık’ın 12 yaşındaki evladına, 84 yaşındaki anasına kıyan, bir zavallı. Yazıklar olsun. Değerli Trabzonlular, kızgınlığınızı, öfkenizi anlıyorum. Yerden göğe kadar da hak veriyorum. Ve şunu bilin ki; burada yaşadığımız mesele ne siyasettir, ne normal bir siyasi mücadeledir. Burada yaşadığımız mesele; birilerinin, iktidara gelirken demokrasiyi tramvay gibi görenlerin, işine gelince binenlerin, işine gelmeyince inenlerin, millet oyu kendine verince ‘Milli irade’ diyenlerin ama oyu başkasına verince hazımsızlık yapanlara karşı bu ülkenin demokrasisini, Atatürk’ten emanet sandığı ve bu ülkenin sizlerin takdiri ile bir sonraki Cumhurbaşkanını koruma, ona sahip çıkma günüdür.”

“ERDOĞAN, 120 BİN KİŞİ DİPLOMANI SORGULUYORUZ”

“Erdoğan bu meydana geliyor. Otobüsü öyle çekmiş, bir taraf olmamış. Böyle koymuş bir taraf dolmamış. Son seferinde bakmış ‘68 bin kişiyiz’ demiş. Erdoğan’a birisi bu meydanı göstersin. Bir uşak daha gelecek, adım atacak yer bulamadı göstersin. Taşımadan, zorlamadan, kamu çalışanını getirmeden, kimseye ‘Hadi yürü’ demeden nasıl iğne atacak yer kalmamış, ey Erdoğan gör bakalım Trabzon ne olmuş. Şöyle yapalım enerji yüksek, kalabalık çok, iki tarafın arasını bulalım. Önce burası diyor ki ‘Uygun görürseniz, bunları yapan Erdoğan’a demokratik bir talebimizi ifade edelim’ diyorlar. Diyorlar ki ‘Erdoğan istifa…’ Bu taraf da diyor ki ‘Tamam biz size katıldık da bir de işin şu tarafını düşünün. Bizim evladımız 35 yıl önce üniversiteye gitmiş, davet edilmiş, yatay geçiş yapmış. Diplomasını almış. Şimdi ondan korkularına diplomayı iptal etmişler de. Bizde olanı iptal ediyorlar, olmayan var.’ Bu taraf da diyor ki ‘Diplomasız Erdoğan…’ Şimdi geçen sefer bu meydanın üçte ikisi kadar kalabalık varken aldın kağıdı baktın, ‘Bu meydanda 68 bin kişiyiz’ dedin ya ey Erdoğan. Bu meydanda 120 bin kişiyiz ve diplomanı sorguluyoruz Trabzon olarak. ‘Benim evladımın helal diplomasına el uzatırsan, o uzanan ele hesap sorarım’ diyor Trabzon. ‘Hesap sorarım.’”

“TRABZONLULAR AMA TRABZON’A BİR FAYDALARI YOK”

“Değerli Trabzonlular, yüksek mevkilerde Trabzon’a hayrı olmayan Trabzonlular var. Trabzon bu şehrin iyiliği için teşvik istiyor, halen üçüncü sırada. Trabzon altıncı bölge teşvik almak, yatırım almak, işsizlikten kurtulmak istiyor. Dinleyen yok. Madenler bölgenin doğasını katlediyor. Bir yanda dünya kadar HES ruhsatı, derelerin başında. Bir yanda toplam alanın dörtte üçü, yüzde 75’i maden sahası olmuş durumda. Araklı’da Taşönü Çöp Tesisinin kokusu şehrin belası. Yetki onlarda olmasına rağmen, İzmir’de Körfezi temizlik yetkisi onlarda olmasına rağmen, Büyükşehir bizde diye suçu bize atanlara burada soruyorum. Büyükşehir de sizde ana iktidar da sizde, Araklı’daki kokunun müsebbibi kim şimdi Allah’ın adamı? Kim şimdi söyle Trabzon’a? Araklı Karadere Vadisi ve Yaylaları Doğa ve Yaban Hayatı Koruma Derneği diyor ki, ‘Doğamız insanlıktan sevgi, saygı ve şefkat bekliyor. Yaylalarımıza dokunmayın’ diyorlar. Şimdi benim Trabzon’a her geldiğimde, her mitingimizde söyleyip de kentte çok konuşulan bir bahsimiz var aramızda. Dedim ya ‘Yüksek mevkilerde Trabzonlular var ama Trabzon’a bir faydaları yok.’ Eskiden son geldiğimde dört milletvekiliniz vardı. Doğru mu? AK Parti’den? Dört de bakan vardı AK Parti’den, sekiz. Büyükşehir dokuz, ortahisar 10. 10 tane Trabzonlu AK Partili Trabzon’a bir hafif raylı sistem yapamadı. Ama burada beceriksizlik Trabzonlu olmakta değil. Neden? Çünkü bir tane Trabzonlu CHP’li İstanbul’a 10 tane metro yaptı, 10 tane. Demek ki beceremeyen Trabzonlular değil, AK Partili Trabzonlularmış. Şimdi 10 tane metroyu oraya yapan Ekrem İmamoğlu orada. Bir yanda da burada o tanesi bir hafif raylı sistem yapamamış. Ama Trabzonlular da Allah için boş durmadınız. Eliniz boş durmadı. Ne yaptınız? Dediniz ki ‘Bu iş böyle olmaz’, aldınız Ortahisar’ı onlardan ha verdiniz bu uşağa.”

“NASIL OLUYOR DA YARI FİYATINA BU İŞ OLUYOR?”

“Nasıl Ahmet kardeşim? Memnun muyuz? Ben buraya geldim Ahmet’e kefil oldum. Siz zaten evladınıza sahip çıktınız. Yaptıklarını izliyorsunuz, takip ediyorsunuz. Ama kendim bir şey gördüm, ‘Doğru mu gördüm?’ dedim. ‘Doğru’ dediler. Bir şey görüp AK Parti siyasetiyle CHP siyasetini bu meydanda bir kayda geçirmek isterim. Ahmet’ten önce AK Parti de Ramazan’da yemek dağıtıyor, iftar dağıtıyordu. 18 milyon liraya Ahmet’in dağıttığında az iftar yapmışlar, Ahmet’ten bir sene önce. Ahmet dağıtılan iftarı yüzde 50 artırmış. Doğru mu? Tam yüzde 50 artırmış. 18 milyon yerine de belediyeye 9 milyon fatura çıkmış. İki kişiye değil, üç kişiye iftar verip, daha iyi yemeği yarı fiyatına mal etmek. Bir tarafta iftar sofrasından rant devşirenler, bir tarafta yoksulun, fakirin, fukaranın hakkını gözeten Cumhuriyet Halk Partisi’nin evladı, Trabzon’un evladı. Bakın biri diyor ki ‘Kaya gibi başkan.’ Biri diyor ‘Trabzon gurur duyuyor.’ Buradan söylüyorum, il başkanım burada, Trabzon’un il başkanı da orada. Alalım bilgileri, belgeleri. Çıksınlar birlikte canlı yayına. Nasıl oluyormuş bir sene, iki sene önce hem 100 kişiye değil, bu dönem 150 kişiye, iki kişiye değil üç kişiye, yüzde 50 artırımla yarı fiyatına bu iş oluyor. Koyalım hesabı ortaya, Trabzon yolsuzluk yapanı da görsün, hizmet edeni de görsün. Arkadaşlar şöyle söyleyelim. Her partinin içinde hırsızlık yapan olur, yolsuzluk yapan olur. Önemli olan bunu görünce senin yaptığın. Sağlık emekçilerine bir yürekten alkış. Biliyorsunuz, Covid’de ölümü göze aldılar, hepimize sahip çıktılar. Ne dedi AK Parti bunlara? ‘Hakkınız ödenmez’ dedi. Hakikaten de haklarını ödemedi, bıraktı böyle. Ödemedi haklarını.”

“HEMŞEHRİNİZ ÇAY VE FINDIK ÜRETİCİSİNE ESKİ GÜNLERİNİ YAŞATACAK”

“Trabzon fındıkla, çayla geçiniyor. Üretici dertli; fındığı yerli üretici üretiyor, parayı yabancı şirket kazanıyor. İktidarın yol verdiği yabancı kartel, fındıktan parayı kazanıyor, bizim fındık üreticimizi de perişan ediyorlar. 11 yıldır fındıkta gelir desteğini artırmadılar. Halen dönüm başına 170 lira. 2014’te de 170 liraydı, 2025’te de 170 lira. Bu sene kahverengi kokarca bahçeleri vurdu. Bu sene don oldu, çayı vurdu, fındığı vurdu. Külleme hastalığı rekolteyi düşürdü. Maliyet toprağın maliyetini de kendi emeğini de hesap edince 200 liraya dayandı. Fındığı geçen seneki maliyetinin bile altında alıyorlar. Buradan, Trabzon’dan bütün Karadeniz için sesleniyoruz. 250 liranın altında bir taban fiyat zulümdür, ölümdür. Kabul etmiyoruz. Diğer yandan çay için, iki kere verdik reddettiler, Çay Kanunu yok. Çay Kanunu olmadığı için taban fiyat yok. Bu yılki alım fiyatı 25 lira, maliyetin bile altında. Üretici daha düşük fiyatlara satmaya zorlanıyor. Çünkü Çaykur kota koyuyor. Çaykur parayı peşin ödemiyor. Borç olunca, faiz baskısı olunca çay üreticisi 25 liranın da altında satmaya zorlanıyor. İsmet Paşa’nın, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Trabzon’a, Rize’ye armağanı olan çaya hep birlikte sahip çıkacağız. Çay üreticisinin de fındık üreticisinin de biz sesi oluyoruz. Ama hemşeriniz Cumhurbaşkanı olacak, onlara eski günlerini yaşatacak; ‘Cumhurbaşkanı İmamoğlu…’”

“KAYYIMCI ÇIRAĞI, GÖRÜYOR MUSUN KALABALIĞI?”

“Değerli Trabzonlular, yıllardır oyunuzu alan, verginizi alan ama hizmete gelince Trabzon’u unutanlar var. Çaycı dertli, fındık üreticisi dertli, Trabzonlu dertli. Erdoğan ‘Halkın içinden geldik’ dedi, fildişi kuleleri sevdi. İnsan içine karışmıyor. ‘Erdemliler Hareketi’ diye kurdukları AK Parti seçkinler kulübüne döndü, zenginler kulübüne döndü. ‘Erdemliler Hareketi’ diye çıktılar, ‘Adalet ve Kalkınma Partisi’yiz’ dediler, ‘Aşırı Kibrin Partisi’ne dönüştüler. Trabzon bu kibirlilerin ve bu demokrasi tanımazların düşen maskelerini gördü. Örneğin geçen sefer bizim canımız yanmış, Ekrem Başkan’ı hapse atmışlar, bayram bayram onu Silivri Cezaevi’nde bırakmışız. Koşmuş gelmişiz memleketine. Köyüne gitmişiz. Bayram namazını köyünde kılmışız. Babasıyla beraber imza kampanyasını oradan başlatmışız. Gençler buraya da bir stant açmışlar. Geldik, burada da imza kampanyasına. Sonra ben gidince… Bu sizin bir kayyımcı çırağı var biliyor musunuz? Normalde bu kuyumcularda kuyumcu çırakları olur. Sizin çırak çıkan bir kayyımcı çırağı var. İBB’ye darbe yapılacak. 19’unda gözaltı, 23’ünde tutuklama. İBB’ye kayyım atanacak, seçilemedikleri yere Adil Efendi, ‘Adaletsiz Adil’ paraşütle oturacak. Kayyımcı çırağı seni. Çıkmış diyor ki ‘CHP bu meydana çağrı yaptı, kalabalık toplayamadı.’ Kayyımcı çırağı, görüyor musun kalabalığı kayyımcı çırağı? Kızıyorum yuhalamaya ama bazısını yuhalatıyorum. Mesela o İstanbul’da dini görevde olup, Maçkalı hemşeriniz ölünce küfür eden, küfür yazanı yuhalamaya izin vermiştim. Şimdi de Trabzonlu olacaksın, Trabzon’da siyaset yapacaksın. Trabzonlu, Trabzon’un evladı İstanbul’u üç kere kazanacak, sen darbeyi bekleyip onun yerine talip olacaksın. Bu kayyımcı çırağı Adil’e yazıklar olsun be. Yazıklar olsun.

Allah kimseyi kendi memleketinde tarihin en büyük mitinginde bu hale düşürmesin. Trabzon’un evladına dayanışma yapacağına, yerine talip olanlara yazıklar olsun. Bir de Trabzonluymuş, Trabzon’un evladıymış. Trabzonlu mert olur, düşmanı sendelese koluna girer ayağa kaldırır. Senin gibi yapmaz utanmaz adam.”

“SONUNA KADAR MÜCADELE EDECEK, SÖKE SÖKE ALACAĞIZ”

“Ülkemiz bu iktidarın elinde geriye gidiyor, ekonomi dibe gidiyor. 2002 yılında en düşük emekli maaşı, bir emeklilerin elini göreyim. En düşük emekli maaşı 2002 yılında 8 çeyrek altın alıyordu, şu anda 2,5 çeyrek altın alıyor. 8 çeyrekten 2,5 çeyreğe düştü en düşük emekli maaşı. Asgari ücretliler bir el kaldırsın. Asgari ücret, Tayyip Bey geldiğinde 7 çeyrek altın alıyordu. Şimdi 3 çeyrek altın alıyor. En düşük memur maaşı Tayyip Bey geldiğinde 14,5 çeyrek altın alıyordu. Şimdi 6,5 çeyrek altın alıyor. Biz nerede konuşursak konuşalım, herkesin bildiği bir şey var. Her hesap şaşar, altın hesabı şaşmaz. Ama aklına çok güvendiğim, çok inandığım bir siyaset büyüğü dedi ki ‘Millet 2K’ya bakar. Kıyma ve kira.’ Döndüm baktım. Adalet ve Kalkınma Partisi geldiğinde bir kilo kıyma 4,5 liraydı, şimdi 860 lira. Kıyma 200 kat artmış. Kira 160 kat. Son 10 yılda bile 13,5 kat artarak, 25 bin liraya gelmiş. Emekliye 16 bin, asgari ücretliye 22 bin lira; kira 25 bin lira. Eğer evde otursa aç kalacak, karnını doyursa sokakta kalacak. Bu zorluğu bu ülkeye yaşatanlar, son 10 yılın en yüksek işsizliğini bu ülkeye yaşatıyorlar. Üç kişiden biri işsiz. 10 gençten dördü işsiz. Türkiye’de 4,7 milyon genç; ne okulda, ne işte. Avrupa’da ev genci yüzde 6 olmuş; tasadalar, telaştalar. Türkiye’de rakam yüzde 30 olmuş. Emeklilere 16 bin 800 lirayı reva görüyorlar. Asgari ücrete zam yapmıyorlar. En düşük emekli maaşının asgari ücret olmasını biz önerdik. Meclis’te kanun bekliyor. Memur emeklisine 16 bin lira seyyanen zam önerdik. Kanun bekliyor. Asgari ücretin 30 bin 205 lira olmasını önerdik. Asgari ücreti Meclis’te bekliyor. Kamu işçisi çerçeve protokol bekliyor, 650 bin kişi 1 Ocak’tan beri. Dalga geçer gibi zamlar teklif ediyorlar. Diğer taraftan 1 Ağustos’ta kamu çalışanlarının, memurların ve emeklilerinin toplu iş sözleşmeleri geliyor, duyan yok, gören yok. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bütün kanun tekliflerimizin arkasındayız. Grev kararı alan sendikaların, mücadele edecek olan memurların, işçilerin arkasındayız. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. Söke söke alacağız.”

“SEÇİM AKŞAMI POLİSLE GENÇLER EL ELE HALAY ÇEKECEK”

“Şimdi buraya duydum ki Bayburt’tan polis gelmiş, Gümüşhane’den polis gelmiş, Artvin’den, Rize’den polis gelmiş. Trabzon’un kendi polisi burada. Ordu’nun, Giresun’un polisleri burada. Miting olur, polis çalışır. Eylem olur, polis çalışır. Maç olur, polis çalışır. Seçimde çalışır, pandemide çalışır, maçta çalışır. Sokağa çıkmak yasak, olur o gün bile polis çalışır. Ama fazla mesai yok, izin yok. Polise saygı yok. En kötü muamele maalesef devletten polise, sonra da hak arayanın karşısına dikerler vatanın iki evladını. Polis dediğin atanamamış öğretmen, polis dediğin senin-benim evladım. Polise de bekçiye de jandarmaya da sahil güvenliğe de hakkını istiyoruz. Kahraman Türk polisine günü gelince şehit olmayı gözünü kırpmadan vazife bilenlere bu zulmü reva görmüyoruz. CHP gelecek, gençler için yasaksız, vizesiz Türkiye… Seçim akşamı polis ile gençler el ele halay çekecek.”

“DARBECİLİKTEN EMEKLİ OLUNMAZ, HESAP SORACAĞIZ”

“Bu 19 Mart darbesinin mali ayağı Mehmet Şimşek… Şimdi pazartesi kabine değişecek, güya Mehmet Şimşek gidecekmiş. Bence bir yere gidemeyecek de ama diyormuş ki ‘Yoruldum. İngiltere’de bir uygun pozisyon buldum. Dinleneceğim. Emekli olacağım.’ Bu kadar emeklinin ahı üstündeyken, 19 Mart darbesinin kiri üstündeyken, seni bırakmayız. Mehmet Şimşek, darbecilikten emekli olunmaz. Hesap soracağız.”

“BÜTÜN GENÇLERİN İÇİ YANIYOR”

“Bugün YKS sınavları açıklandı. Trabzon çok vicdanlı insanların, çok güzel insanların şehri. Ferdi Başkan hastayken bir gece bir ilaç lazım oldu. ‘Bu olursa bir şeyler olabilir’ dediler. Sistemden baktık, Trabzon’da bir eczanede bir kutu var. Aradık Mustafa Başkanı, sağ olsun geceleyin açtırdılar eczaneyi. İlacı aldı, sabah İstanbul’a uçtu. Oradan karayoluyla Manisa’ya geldi. İlacımızı yetiştirdi. Hepinize teşekkür ediyoruz. Trabzon’dan çok dua getirdi. O kadar çok telefon geldi ki, ‘Efendim Beşikdüzü’nde şu kadar hatim indirmişler, Maçka’dan şu kadar hatim geldi, şu kadar dua geldi, duasını yaptırın.’ Trabzon’un dört bir yanından dua aldık. Maalesef Ferdi Başkan’ı kaybettik, resmini de oraya koymuşsunuz. Ama kızı Nehir ‘Babam gibi mimar olacağım’ diyordu. Bugün sonuçlar açıklandı, Allah’ın izniyle mimar olacak. Bugün iyi puanlar alan, yüzü gülenleri, bütün evlatlarımızı, gençlerimizi tebrik ediyoruz. Başaramayanlara diyoruz ki ‘Asla yılmak yok, moral bozmak yok, mücadeleye devam. Siz başaracaksınız, Türkiye sizinle kazanacak, bütün gençleri çok seviyoruz. Bütün gençleri.’ Diğer yandan LGS yapıldı, maalesef rezillik paçalardan akıyor. Bakın vicdan sahibi bütün AK Partililere diyorum. LGS deyince meydandan gencecik bir çığlık ve tepki yükseliyor. Bütün gençlerin içi yanıyor. Çünkü geleceğine karar verecek, sınavlara giriyorlar. Onlar sınavdayken sorular WhatsApp gruplarında dolaşıyor. Sınav bitmeden birileri soruların fotoğraflarını gösteriyor. Sınavdan 719 tane birinci çıkmış. Geçen senenin iki katı. Buradaki en büyük haksızlık, hakkıyla çalışıp birinci çıkan da, bütün soruları yapan da maalesef ister istemez bu süreçte zan altında kalıyor. Gerçekten emeğiyle çalışanlarla, bir tarafta yanlış işlere karışanlar bir araya getiriliyor. Bunu söyleyince Milli Eğitim Bakanı yok ‘Gerizekalıya anlatır gibi anlatıyorum’ dedi. Yok ‘Pis kokular sınavdan gelmiyor, CHP’li belediyelerden geliyor’ diye iftira attı, sorumluluğunu bıraktı. Sonra her şeyi inkar etti, etti. Ama şimdi ne oldu? 29 kişiye soruşturma açıldı. Bilgi İşlemden Sorumlu Genel Müdür görevden alındı. Ne oldu? Koklayarak yolunu bulan Milli Eğitim Bakanı, kötü kokuları söyleyen, koklayarak yolda yürüyen Milli Eğitim Bakanı. Paçandan aktı, paçandan aktı. Bir de diğer yanda, iki büyük haksızlık var. Bunu bir; olur olmaz şeyden, herkese at gözüyle bakan bir grup yapıyor. Aman uymayın. Efendim filanca imam hatipten birinci çıkmış, imam hatip şuymuş buymuş. İmam hatip lisesi bu ülkenin evlatlarını okutuyor. 1 milyonun üzerinde imam hatipli var. İmam hatiplileri kimse bir partiye mal etmesin. Bir partiye itmesin. İmam hatip düşmanlığı yapacağım diye kimse kul hakkına girmesin. Hepsi evladımız. Diğer yandan Tayyip Erdoğan diyor ki, ‘Ben de imam hatipliyim ya.’ Dönüyor diyor ki sanki imam hatip öğrencileri AK Parti’nin tapulu malıymış gibi, sanki onların da geleceği kararmıyormuş gibi, sanki mezun olup çıkınca işsizler ordusuna katılmıyormuş gibi, hayalleri peşinde giderken hepsi hayal kırıklığına uğramıyormuş gibi, sanki babası yoksul değil, evin kirası yüksek değil gibi; ‘Bizim imam hatipliler.’ Çok seviyorsan, bu ülkede kutuplaşmada imam hatiplileri kendi tarafına, diğerleri bir tarafına itmeye değil, bütün toplumun yoksuluna, emeklisine, emekçisine, öğrencisine sahip çıkmaya ihtiyaç var. Onu sen yapmazsın. Biz yapacağız. Ekrem Başkan yapacak. Trabzon’un has evladı yapacak. ‘Türkiye sınav güvenliğinde parmakla gösterilir’ diyor. Sanki FETÖ bu ülkede soruları çalmadı, sınavlar iptal olmadı, YÖK Başkanları, üniversite sınav komisyonu başkanları FETÖ’den içeriye yatmadı, dünya kadar FETÖ’cü haksızlıkla bir yerlere girmedi gibi o dönemde böyle konuşuyordu, bu dönemde böyle konuşuyor. Size ant olsun o dönem de bitiyor, yeni bir dönem geliyor. Artık bundan sonra AK Parti’nin seçkinlerinin değil, bakan evlatlarının değil, vatan evlatlarının dönemi başlıyor.”

“AK PARTİ ARTIK SOKAKTA YOK”

“Değerli Trabzonlular Gazze’de 600 günden fazladır zulüm var, soykırım var. 60 bine yakın sivil öldü, çoğu kadın ve çocuk. Şimdi ateşkes nutuğu atanlara bakmayın, son bir haftada 396 sivil daha öldü. Biz Filistin meselesine üçüncü Genel Başkanımız, Başbakan Bülent Ecevit‘in samimiyetiyle, Yaser Arafat ile kurduğu dostlukla, biz Filistin meselesine Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının cesaretiyle yaklaşıyoruz. Diğer yanda Türkiye’de kendi atadıklarını oturtup onların alkışını alan, kışın sıcak salondan, yazın klimalı ortamdan çıkmayan, sokakta olmayan AK Parti’nin, Erdoğan’ın Netanyahu ile kayıkçı kavgasını izliyoruz. İsrail ile ticaret cayır cayır devam ediyor. Gazze’ye yardım götüren Madleen gemisine müdahale ediliyor. Trump, ‘Gazze'yi boşaltacağım, kumarhaneler, oteller yapacağım’ diyor. Bizimkiler susuyor. ABD’li bir güvenlik şirketi Gazze’deki insani yardım noktalarına operasyon düzenliyor, sivillere ateş açıyor. Ayşenur Ezgi Eygi kızımız, Didimli kızımız Filistin’de vuruldu, öldü. Hakkını Erdoğan aramıyor, arayamıyor. Amerika’da Rumeysa Öztürk, Filistin için eylem yaptı, hapiste kaldı. Kılını bile kıpırdatmadılar. Şimdi 12 ülke, Türkiye’yi de davet ettiler ve Filistin’e sahip çıkmak için bir araya geldiler. İsrail’i kınayan bir bildiriye Kolombiya’daki toplantıda imza attılar. Arkasından eylem planı açıklanacaktı. Eylem planında ne var? İsrail ile ticaretin tamamen kesilmesi, Filistin topraklarında suç işleyenlerin bu 12 ülkede yakalanırsa yargılanması var. Bu eylem planına imza atmadan Kolombiya’dan kaçtılar. Trump’tan korktular, Netanyahu’ya meydan okumaktan, ticareti durdurmaktan korktular. Bir tarafta samimiyetle Filistin’e sahip çıkan sizler, bir tarafta Cumhuriyet tarihinin en büyük riyakarlığı. Bu riyakarlığı Türk milletine şikayet ediyorum.”

“ORTADOĞU’NUN İHTİYACI DEMOKRATİK BİR KAPSAYICILIKTIR”

“Artık Orta Doğu’da statüko değişiyor. Orta Doğu’da Baas rejimleri gitti, otoriter rejimler yıkıldı. Bunların yerini doldurmaya çalışan mezhepçi dayatmalar da yenildi. Vahabilik yenildi, Selefilik yenildi, İhvancılık yenildi. Mezhep dayatmaları hem ülkeleri, hem de İslam coğrafyasını zayıflattı. Müslümanın Müslümanı öldürdüğü, ama kazananın İsrail olduğu, emperyalistlerin olduğu bir süreç yaşandı. Bu yıkım ve yenilgiden ders alan bazı Körfez ülkeleri, yeni döneme uyum sağlayıp çatışmalardan uzak kalıyorlar ve refahları hızla artıyor. Orta Doğu’nun ihtiyacı demokratik bir kapsayıcılıktır. CHP, Türkiye için de Suriye için de bütün Orta Doğu için de demokratik kapsayıcılığı savunmaktadır. Ama Erdoğan bunu görmüyor. ‘Bak fethettim’ diye övündüğü Suriye’de şimdi neler oluyor? Demokrasi çatısını inşa etmek yerine bir mezhepçilik çatısını kurmaya çalışıyor; ümmetten, ümmetçilikten bahsediyor. Erdoğan eğer ümmeti güçlendirmek istiyorsan, yine demokratik kapsayıcılığa ihtiyaç var. Ümmeti İsrail’in karşısında güçsüz bırakan da bu mezhepçi anlayıştır. Bir gerçeği görmüyorsan onların kuklası olursun, maşası olursun. Mezhepçilik üstünden çatı kurarak Orta Doğu’da istikrar olmaz. Orta Doğu’da demokrasi ile istikrar olur. Barışla istikrar olur. Bilimle istikrar olur. Suriye’nin birliğini savunarak istikrar olur.”

“TÜRKİYE ADALET TARİHİNİN EN BÜYÜK KARA DELİKLERİNDEN BİRİ OLUŞTU”

“19 Mart darbesinin üstünden tam dört ay geçti. Boşuna bugün Trabzon’da değiliz. 19 Mart’tan 4 ay sonra, 19 Temmuz’da Trabzon’dayız. Ve bu süre zarfında üç beş tane kibirli, yetkili saraydan alan, milleti tanımayan şımarık savcının yaptıklarıyla, Türkiye adalet tarihinin en büyük kara deliklerinden biri oluştu. Evlatları yutuyor, anneleri, babaları yutuyor. Eşleri yutuyor. Adaleti yutuyor. Ülkenin geleceğini yutuyor. Milyarları yutuyor. Hepimizin cebinden 70’er bin lirayı yuttu. 10’ar çeyrek altını yuttu. Trabzon’un evladı İmamoğlu’nu yutmaya kalktı, boğazında takıldı. Boğazında takıldı. Buradan Erdoğan’a, onun yargıdaki aparatlarına sesleniyorum: İmamoğlu, arkadaşlarımız kolay lokma değildir, yutamazsın. Karıncanın kardeşi var, bizi ondan ayıramazsın. Dört aydır iddianameye bir satır yazamadılar. Attıkları her yalanın altında kaldılar. ‘560 milyarlık yolsuzluk’ dediler, altı yılda toplam bütçe 490 milyar çıktı. ‘Bavullarda para var’ dediler, kendi aldıkları jammerlar çıktı. ‘İmamoğlu’nun lüks araçları var’ dediler, MHP’li milletvekillerinin çıktı. ‘Kasada para var’ dediler mühür çıktı. TRT stok görüntü diye yalandan dolar yayınladı. Yüzüne çarptık kaçtı, kendini bile savunamadı. Manavgat’ta ‘Baklava kutusu var’ dediler, baklava kutusundan AK Parti’nin kumpası çıktı, ampulü çıktı. Peki bu kadar kumpas, her şey berbat, durum kötü. Ekrem Başkan, Akçaabat’ın Cevizli köyünden Ekrem İmamoğlu. Trabzon Lisesinin 100’üncü yıl mezunu. Trabzonspor’un Özkan Sümer yönetiminde 31 yaşında yöneticisi. Basketbol Kulübü’nün kurucusu, yöneticisi. O günden bugüne içeride hemşeriniz duruyor. Mehmet Murat Çalık’ı Maçkalı Murat Çalık’ı anlattım, zulüm sürüyor. Hasan Akgün Araklı’nın gururu, çekirdekten siyasetçi, belediyeci. Yedi dönemdir ondan başkası kazanamıyor, hala Türkiye rekorları kırarak ilerliyor. Peki onlar orada, içeriye attılar. Biz o günden beri bugün 38’ncisi, her çarşamba akşamı İstanbul’da bir meydandayız. İlk yedi gün Saraçhane’de olduğumuz gibi. Her cumartesi böyle bir büyük anlamlı meydandayız.”

“BU ÜLKEYİ HEP BERABER KURTARACAĞIZ”

“Bu mücadele sürerken öyle isimsiz kahramanlar var ki. ‘İmza kampanyası’ dedik, ‘27 milyon imza toplayacağız’ dedik. ‘Görev sizindir’ dedik. Örneğin Lüleburgaz eski ilçe başkanımız. Mevcut başkana diyor ki ‘Sizin işiniz çok.’ Dört arkadaş arabaya biniyorlar Lüleburgaz’ın bütün köylerini geziyorlar. Zevcan Acar Başkanım 20 bin imza getirdiler, grupta teslim ettiler. Ben alnından öptüm, Ekrem Başkan da teşekkür mektubu yazdı. Geçen gün bana dediler ki ‘İstanbul’da bir kızımız var. Adını pek sevmiyorsun.’ Dedim ‘Adı ne?’ Dediler ‘Yeliz.’ Dedim ki ‘Ben bir kere gerçek Yelizleri çok seviyorum.’ Ama iğrenç bıyıklarıyla, iğrenç bakışlarıyla kendini gizleyen o sahtekardan nefret ediyorum. Dediler ki ‘Bu Yeliz başka Yeliz.’ Ne yapmış biliyor musunuz? 19 Mart'tan sonra biz imza kampanyasını başlatınca, her gün İstanbul’da bir ilçede, sabahtan akşama imza topluyor. Topladığı imzaları ilçe başkanına teslim ediyor, il başkanına sayıyı bildiriyor. Evine gidiyor, öbür sabah bir başka ilçede çalışıyor. Bir başına 10 bin imza toplamış. 10 bin imza. Bana getirdiler. ‘Yeliz’ dedim, ‘Sana bir ödül vereceğim’ dedim. ‘Hayır’ dedi, ‘Ben bunu para için, ödül için yapmadım. Ekrem Başkan’ı çok seviyorum, onun için yaptım.’ Dedim ki ‘Ödül para değil ki. Ödül hediye değil ki. Cumartesi günü Trabzon’a gidiyoruz, gel orada imza topla Yeliz’ dedim. O Yeliz, bu Yeliz. 10 bin imza, tek başına. Bu Yeliz’ler oldukça Ekrem Başkan eninde sonunda çıkacak ve Cumhurbaşkanı olacak. Demin ‘Yeliz neredesin?’ dedim, buraya çıkaracağım. Aradılar, taradılar. Koşa koşa geldi. ‘Neredesin Yeliz?’ dedim, ‘Şurada, ötedeydim’ dedi. ‘Ne yapıyorsun?’ dedim, ‘İmza topluyorum’ dedi. Kaç imza oldu bugün Trabzon? 100 imza da Trabzon’da toplamış, ilçe başkanına veriyor. Hepiniz adına bu kahraman kızımızı alnından öpüyorum. Türkiye’de bu parti için, bu mücadele için emek veren, alın teri dökenleri gören örgütümüze söylesin. Haberdar etsin. Onları tanımaya, onları örnek almaya, onlar gibi örnek olmaya hepimiz mecburuz. Çünkü biz bu ülkeyi hep birlikte kurtaracağız. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz. Kurtuluş yok, tek başına. Ya hep beraber, ya hiçbirimiz.”

“YÜZDE 23 CEZAEVİNDE, YÜZDE 77’NİN KEYFİ YERİNDE”

“Bir iftiracı neler, neler yaptı; Aziz İhsan Aktaş. 388 ihale almış. 300’ünü AK Parti’den almış, 88’ini CHP’den. Yüzde 77 AKP, yüzde 23 CHP. Ama yüzde 23 cezaevinde, yüzde 77’nin keyfi yerinde. Bunlardan biri de Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç. Trabzon’un seçtiği kimseyi yuhalamayın. O tekel bir tek kayyımcı çırağı Adil’de kalsın. Şimdi buradan Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı’na sesleniyorum. Ahmet Başkan, senin yaptığın ihaleyle, gözaltına alınan tutuklanankilerin arasında fark varsa açıkla. Belediye Başkanımız burada, İl Başkanımız burada, avukatlarımız burada. Sorgu tutanakları ortada. Bunu görelim. Ben demiyorum ki Trabzon Büyükşehir’e saat 04.00’te operasyon yapın. Ben diyorum ki bir suç varsa herkese uygulansın. Bir iftiracı üzerinden, onunla geçmişte ihale yapmış AK Partililer. Gelmiş Zeydan Karalar paralarını ödemiş. Bir daha ihale yapmamış. 11 yıl sonra alıp içeri atıyorsunuz. Trabzon Büyükşehir cayır cayır çalışmış, çalışıyor. Dokunmuyorsunuz. Bir de bugün gazeteci sordu, ‘Efendim bu Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı devamlı Belediyeler Birliği’nde rakip çıkıyor. Üçtür yeniliyor’ diye. Dedim ki ‘Hiç ona bir şey demeyin. Onun günahı yok. Onu üç kez yenmek ne ki? Ekrem Başkan onun Genel Başkanı’nı, Tayyip Erdoğan’ı dört sefer yendi. Bu ne olacak?’ 61’inci dakikadayız. Trabzon 61’inci dakikada bütün ışıkları yaksın. Akçaabat'ın evladı Ekrem İmamoğlu için, Maçka’nın evladı Mehmet Murat Çalık için, Araklı’nın evladı Hasan Akgün için ve Trabzon’un evladı bugün kaybettiğimiz Genel Başkanımız Altan Öymen için Maçkalı Volkan Konak’tan geliyor; Allah rahmet eylesin. Yiğidim, aslanım söylüyoruz hep beraber. Muhteşem… Doğu Karadeniz’in bu muhteşem korosuna, Ekrem Başkan adına, Mehmet Murat Çalık adına, Hasan Akgün adına, içeride yatan bütün arkadaşlarımız ve Öymen ailesi adına, Cumhuriyet Halk Partisi adına teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun. Hepinize teşekkür ediyoruz. Diyorlar ki ‘Miting bitiyor, şarkı bitiyor, her şey bitiyor. Ama dağılalım, demeden dağılmıyorlar.’ Şunu bilsin ki Erdoğan nerede toplanacağımıza, ne zaman toplanacağımıza biz karar veririz. Ne zaman gideceğimize biz karar veririz. Eğer ki çok kafamızı bozarsanız dağılmamak üzere toplanırız. Çünkü miting değil, eylem yapıyoruz. Sonuç alacağız, sonuç alacağız, sonuç alacağız.”

“BUGÜN DE AK TOROSLAR VAR; HSK, DAĞITTI DAĞITTI…”

“Bu ülke çok zor zamanlardan geçti. Doğuda ve güneydoğuda karanlık dönemler oldu. Ülkenin geçmişte ‘beyaz Toroslar’ dedikleri bir dönemde PKK gücüne güç kattı. Çünkü büyük haksızlıklar, büyük mağduriyetler yaşandı. Tarihimizin yüz karası bir dönem gerilerde kaldı, ölüm arabaları gerilerde kaldı diye düşünüyorduk. Ancak 19 Mart darbe sürecinin yürütücüleri milleti evladıyla, çocuklarıyla, eşiyle, nakille, malına çökmekle tehdit edenler bir de gördük ki profil resimlerine beyaz Torosları koydular. Cumhurbaşkanı ‘Beyaz Toroslar bu ülkeye kaybettirdi, terörü güçlendirdi’ dediği günde karşısındakiyle konuşurken beyaz Toros gösterenler vardı. Biz buna isyan ettik, itiraz ettik. Önce beyaz Toros’u kaldırdı, Fatih Sultan Süleyman’ın türbesini koydu. Ona karşı çıktık. Hesabını kapattı, kaçtı. Ama halen görevinde. Biz Tayyip Erdoğan’dan artık bir şey beklemeyiz. Çünkü nasıl geçmişte, o karanlık dönemde açlık, yoksulluk, işsizlik konuşulmasın diye biri beyaz Toroslara sarıldıysa, ülkenin gündemini o cinayetler yaptıysa, bugün de Tayyip Erdoğan görevlendirdiği savcılarıyla AK Toroslara sarılmıştır. Bugün Çağlayan’da AK Toroslar çetesi vardır. Beyaz Torosların yerini AK Toroslar almıştır. Beyaz toroslara teslim olmadık, AK toroslara teslim olmayacağız. Bunların altına AK Torosları çekenler, biz korkuyu evde bıraktık. Korkmuyoruz, sinmiyoruz, size teslim olmayacağız. Pazartesi günü Hakimler ve Savcılar Kurulu’na AK Toroslar çetesini yaptıkları bütün suçları delillendirerek şikayet edeceğiz. AK Toros’la tehdidi de. ‘Senin kaç evladın var?’ ‘İki.’ ‘Eşin ne iş yapar?’ ‘Ayrıyız efendim.’ ‘Hay Allah çocuklara kim bakacak? İstediğim ifadeyi ver, evine var. Yoksa Silivri’ye dönersin’ diyenleri. ‘Annen, baban geliyor mu?’ deyince ‘Yaşlılar geliyorlar’ diyene ‘İstediğim gibi ifade vermiyorsun, iyi yolculuklar’ deyip ertesi sabah 600 kilometre ileriye nakledenleri. Türkiye’nin en başarılı kadın yöneticilerini, 40 kişilik koğuşta 60 kişinin yattığı Düzce ve Afyon’a sevk edenleri. Milleti evladı ve annesiyle tehdit edenleri. Bütün şirketlere çöküp, mallarına tedbir koyup, şirket yönetimlerine el koyup, buradan başka şirketlerle ilgili listeler sızdıranları, bunun üstünde konuşanları. Tümünü; AK Toroslar çetesini, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na şikayet edeceğim. HSK, bu çeteyi dağıttı dağıttı. Dağıtmadı, ileride bu çeteden de göz yumanlardan da hesap soracağız. Ant olsun hesap soracağız.”

“BİZ, ATATÜRK’ÜN PARTİSİYİZ”

“Her konuşmadan sonra bir soruşturma, tehdit, yıldırma, üzerimize evlat katillerini saldılar, yılmadı. Her türlü tehdidi yaptılar susmadık. Asla ve asla bundan sonra da bir adım geri çekilmeyeceğiz, bir kelime eksik konuşmayacağız, bir santim eğilmeyeceğiz. Biz bir adım geri gidersek bu ülkeyi 100 yıl geri götürecekler. Biz bir kelime eksik konuşursak bu ülkedeki herkesi susturacaklar. Biz bir santim eğilirsek bu millete diz çöktürecekler. Ancak biz bu ülkede, bu güzel memlekete gelip de 1937’de 11 Haziran günü başvekalete yazı yollayıp, ‘Üzerimdeki bütün malı, benim üzerimdeki çiftlikleri devlete alın, içindeki malları alın’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisiyiz. Başkaları ile karıştırlmasın, ‘Babacığım, babacığım. Sıfırladım babacığım.’ ‘Son parayla bir daire daha al.’ ‘Alacağım babacığım.’ Bir yanda ‘babacığım’, bir yanda malına millete veren Ata’cığım. Biz Atatürk’ün partisiyiz. Size teslim olmayacağız. Trabzon bu kötülüğe teslim olmadı, olmayacak. Artık ne Trabzon ne Bayburt ne Konya ne Kayseri, artık hiçbir yer AK Parti’nin kalesi değildir. Kale siyaseti bitmiştir. Bayburt da, Gümüşhane de, Konya da, Trabzon da milletin kalesidir, milletin kalesidir.”

“BİZ BAŞARACAĞIZ”

“Gecenin sürprizi, geçen ay tüm anketlerde Cumhuriyet Halk Partisi önünde olunca AK Parti ilk kez yüzde 30’un altına düşünce, anket şirketlerine baskılar yapanlar, ‘Bizi önde çıkarın’ diyenler temmuz anketlerini bekliyordu. Bugün temmuzun hem de yılda iki kez yapılan, 15 bin denekle yapılan şaşmaz anketinde Cumhuriyet Halk Partisi 0.5 puan daha geçen ayki ölçümlere ilerleyerek, AK Parti yüzde 29’luk AK Parti yüzde 28.4’e gerileyerek, Ekrem Başkan’a inananlar her ay olduğu gibi üç puan daha artarak, iftiraya inananlar iki puan daha azalarak. Biz bu ay da bu mücadeleden, bu direnişten alnımızın akıyla çıktık. Helal olsun hepinize. Selam olsun Edirne’den Kars’a kadar, Sinop’tan Anamur’a kadar, Antalya’dan Artvin’e kadar bu memlekette direnenlere selam olsun. Mücadeleye selam olsun. Biz kazanacağız, Cumhuriyet kazanacak, yoksullar, işçiler, işsizler, esnaflar, çiftçiler kazanacak. Trabzon kazanacak, İmamoğlu kazanacak, Türkiye kazanacak. Buna inanıyor musunuz? Artık adayımız belli, 15,5 milyon oyla seçtik onu. Silivri’den çıkamıyor. Gezemiyor. Dolaşamıyor. Onun yerine her sabah yataktan bir Cumhurbaşkanı Adayı olarak kalkmaya hazır mıyız? Ekrem Başkan yerine Yeliz gibi ev ev, kapı kapı, sokak sokak gezip çalışıp bu seçimi kazanacak mıyız? Hazır mıyız? Yürüyelim mi? Haydi o zaman yürüyelim arkadaşlar. Yürüyelim arkadaşlar. Yürüyelim, yolumuz açık olsun. Biz başaracağız.”


CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL TRABZON’DA - 2

Benzer Haberler